Bireyin kendi hakkında olan düşüncelerini benlik kavramı üzerinde toplayabiliriz. Rogers' a göre benlik kişinin kendi hakkında olan algılarıdır (1). Öz yeterlilik inancı benlik düşüncesine paralel olarak bireyin önündeki süreçlerde karşılaşacağı güçlükleri çözmeye karşı olan inancıdır. Yani birey karşılacağı zorluklarda sonuca ulaşabileceği yada ulaşamayacağı konusunda bir inanca sahiptir, bu inancın seviyesi öz yeterlilik durumuna bağlıdır. Birey benliği hakkında olan algılarıyla birlikte fikir yürüterek sonuçlara ulaşmakta ve öz yeterlilik düzeyini oluşturmaktadır diyebiliriz.
Öz yeterliliğin yüksek olması alınacak karar ve atılacak adımların sağlam bir zeminle yerine getirilmesi anlamına gelecektir. Bu bağlamda sağlam bir zeminle sonuca ulaşmak hedefi istediğimiz yerden yakalamamız anlamına gelecektir. Öz yeterlilik inancı düşük olursa aslen o işi becerebileceğimiz yetkinliğimiz kendimizde olabildiği halde bu inancın düşük olması dolayısıyla hedefi yakalayamayacağımız anlamına gelecektir. Öz yeterlilik inancı belli koşullara göre şekillenmektedir. Bunların bazılarından bahsedersek, bireyin daha önceki başarıları, kendilerine benzer gördüğü kişilerin başarıları ve fizyolojik ve psikolojik durumlarını verebiliriz. Örneğin, bireyin iş yerinde yaşayabileceği bir takım sorun veya sorunlar onun psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilecek ve bunun sonuncunda öz yeterlilik inancı farklılık gösterebilecektir.
Sonuç olarak, günümüzün büyük bir vaktini geçirdiğimiz iş yerlerimiz hayatımıza önemli ölçüde yön verebilmektedir. Bu durumda iyi bir örgütte çalışmanın olumlu sonuçları öz yeterlilik inancına pozitif yönde etkiler sağlayacaktır. İnsan kaynakları uygulamaları çalışma hayatının kalitesini arttırmaya yönelik uygulamalar sunarak iş görenin iyi bir hayat düzeni sağlamasına da önemli katkılar sağlayabilecektir.
KAYNAKLAR
1- Meyvacıoğlu,Y. K. “Benlik ve İdeal Benlik Kavramlarının Tercih Edilen Meslek Kavramı ile İlişkisi”, Ankara Üni. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1983, s.1
İnsan
kaynakları uygulamalarının amaçlarından biri örgütteki düzeni sağlamak
ve iş görenlerin pozitif bir ortamda çalışmasını sağlamaktır. İş gören
içinde bulunduğu örgütte mutlu olursa performansı artacak ve hem
şirketine karşı hemde kendi bireysel mutluluğuna karşı olumlu etkiler
geliştirecektir.İşte
insan kaynakları uygulamalarının öz yeterlilik inancına etkisi burada
doğacaktır. Örnek olarak, örgütlerde eğitim ve gelişimin sağlanması
görevlerini üstlenen insan kaynakları departmanları bu uygulamalar
sayesinde iş görenlerin işlerini daha iyi yapabilmesine olanak
sağlayacak ve profesyonelleşmeye fırsat verecektir. Diğer bir uygulama
örneği olarak kariyer planlamasına göre iş gören üst basamaklara nasıl
ulaşabileceği bilecek ve hedefe ulaşmaya çalışabilecektir. Şayet,
kariyer planlaması olmasa iş gören düzeysel olarak nasıl hedefine ulaşacağı anlamında belirsizlik içine
düşebilecektir. Bir başka önemli hususta örgütsel güvenin sağlanmasıdır,
iş gören adaletli olan bir örgüt içerisinde yer alması sonucunda
memnuniyet düzeyi artacaktır. İnsan kaynakları uygulamaları örgütsel
adaleti sağlamada da çok önemlidir. Gelişim ve eğitim sağlayan örgütte
çalışan iş gören her örgütün bir ömrü olduğu gibi her bireyinde iş
değiştirebilme durumu sonucunda yeni işine güvenle ve emin adımlarla
gidebilmesi anlamına gelecektir. Uygulamalar çeşitlendirilebilir ve
örnekler arttırılabilir. Örnek verilen bu uygulamaların yerine
getirilmesi insan kaynakları uygulamaları doğrultusunda olmakta ve
ilgili uygulamalar bireyin öz yeterlilik düzeyini etkilemektedir.
Sonuç olarak, günümüzün büyük bir vaktini geçirdiğimiz iş yerlerimiz hayatımıza önemli ölçüde yön verebilmektedir. Bu durumda iyi bir örgütte çalışmanın olumlu sonuçları öz yeterlilik inancına pozitif yönde etkiler sağlayacaktır. İnsan kaynakları uygulamaları çalışma hayatının kalitesini arttırmaya yönelik uygulamalar sunarak iş görenin iyi bir hayat düzeni sağlamasına da önemli katkılar sağlayabilecektir.
KAYNAKLAR
1- Meyvacıoğlu,Y. K. “Benlik ve İdeal Benlik Kavramlarının Tercih Edilen Meslek Kavramı ile İlişkisi”, Ankara Üni. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1983, s.1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder